MEME KANSERİ BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir. İstatistiklere göre her 8 kadından biri yaşamının bir yerinde meme kanseri ile karşılaşmaktadır. Erkeklerde de görülmekle beraber, kadın vakaları erkek vakalarından 100 kat fazladır. Maalesef erkeklerde çok daha ağır ve ölümcül seyreder. Her kadın meme kanseri gelişme riskine sahiptir. Son kırk yıldan bu yana meme kanserinin görülme sıklığında artış yaşanmaktadır ve bu artışa modern yaşam tarzı sebep olarak gösterilmektedir. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde görülme sıklığı, dünyanın diğer bölgelerinde görülme sıklığından daha fazladır. Ülkemizde de görülme sıklığı yıllarla beraber artmaktadır. Meme kanseri erken teşhis ile %90 üzerinde tamamen tedavi edilebilmektedir. Bu tedavi edilebilirlik ne kadar geç kalınmışsa o kadar azalmaktadır. Meme kanseri tek bir türden oluşmamaktadır. Meme kanserinin birçok tipi vardır. Meme kanserinin tipi de hastalığın tedavi sürecini doğrudan etkilemektedir.En sık rastlanan tip duktal karsinomadır ve memenin süt kanallarında başlar. Meme kanseri memenin dışına yayıldığında koltuk altı lenf bezleri en sık görülen yayılım yerleridir. Kanser hücreleri memenin diğer Lenf bezlerine, Kemiğe, Karaciğer ve Akciğere yayılabilir. Meme kanseri ile savaşımda dünya genelinde “pembe kurdele” simge olarak seçilmiştir.

ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ

Meme kanserine karşı en iyi koruyucu yöntem erken teşhistir. Meme kanseri günümüzde tedavisi mümkün kanserler arasındadır. Burada önemli olan meme kanserini erken evrede yani henüz memedeyken, başka organlara yayılmadan teşhis etmektir. Erken evre meme kanserini teşhis etmenin tek yolu kendi kendine muayene ve 40 yaşından sonra düzenli doktor kontrolüdür. Ayrıca kişi meme kanseri riski taşıyıp taşımadığının da bilincinde olmalı ve kontrollerini buna uygun olarak yapmalıdır.

MEME KANSERİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

-Memede veya koltukaltında ele gelen kitle (sertlik, şişlik)
-Meme başından akıntı (kanlı veya şeffaf renkli) bazen bayanlar kendileri meme başını sıkarak şeffaf veya süte benzer bir akıntı geldiğini söylemektedirler, meme başı sıkılınca her bayandan belli bir miktar sıvı gelebilir. Asıl önemli ve anormal olan meme başı akıntısının meme başı sıkılmadan kendiliğinden olmasıdır.

  • -Meme başında içe doğru çekilme, çökme veya şekil bozukluğu
  • -Meme başı derisinde değişiklikler (soyulma, kabuklanma)
  • -Meme cildinde yara veya kızarıklık
  • -Meme cildinde ödem, şişlik ve içe doğru çekintiler olması (portakal kabuğu görünümü)
  • -Memede büyüme, şekil bozukluğu veya asimetri ya da renginde değişiklik (kızarıklık vs.)

MEME KANSERİ RİSKİNİ ARTTIRAN FAKTÖRLER

50 yaş üzerinde olunması
Yakın akrabalardan biri meme kanseriyse, (anne veya kız kardeş meme kanseri ise, 2-3 kat daha fazla)
Daha önceden diğer memede kanser tespit edilmiş olması
Adet görmeye 12 yaşından önce başlamış olması
Hiç gebe kalmamış olması
Adet görmesi 50 yaşından sonra da devam ediyor olması

Araştırmalar, meme hücreleri içerisinde, meme kanser riskini artıran bazı genler olduğunu göstermektedirler. Genetik değişiklikler, aileden (herediter) olabilir veya hayat boyu gelişebilirler. İnsan, yaşamında meme kanserine sebep olacak herhangi bir yanlış yapmamış olsa da bu hastalığa yakalanabilir.

Meme kanseri bulaşıcı değildir, başka bir hastadan bulaşmaz.

Meme kanseri, stresle veya memeye travmayla (darbeyle) meydana gelmez.

Meme kanseri gelişen çoğu kadının risk faktörü veya ailesinde hastalığa ait bir hikâye yoktur.

MEME KANSERİ TANISI NASIL KONUR?

Herşeyden önce bayanlar her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidir. Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişkenlik gösterir. Genetik olarak anne ve kız kardeşlerinde meme kanseri bulunan bayanlarda genetik risk artmıştır. Risk faktörlerinin arasında yaş ilk sırada gelmektedir. Meme kanseri genç yaşlarda görülebilmesine karşın, ileri yaş gruplarında görülme ihtimali ve riski artar. Bu nedenle ileri yaş gruplarında erken tanı konması için alınması gereken önlemler, erken yaş gruplarından daha farklıdır. Meme ultrasonu ve mamaografi en sık kullanılan yöntemlerdir. Sadece mamografinin kanser taramasında kullanıldığı veya mamaografi çekilmediği takdirde kanser taramasının eksik kaldığı gibi yanlış bir inanış vardır. Genç hastalarda mamografinin tanı değeri düşüktür, çünkü yağ doku az ve fibroglandüler yapı fazladır. Bu sebeple genç hastalarda meme ultrasonu daha değerlidir. Yaş ilerledikçe özellikle 40 yaş üzerinde mamografinin tanı değeri artar ve genellikle mamografi ve ultrason beraber değerlendirilir.

Genç bayanların kendi meme muayenelerinde bir değişiklik saptamasalar da, üç yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmelidirler. Kırk yaş grubu, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmeleri gereklidir. Ayrıca en az iki yıl arayla mamografi çektirmeleri gereklidir. Elli yaş grubu, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim muayenesine devam etmeli ve her yıl mamografi çektirmelidir.

Kendi kendini kontrollerde on beş günü aşkın sürede ele gelen sertlik veya kitle, deride kalınlaşma, şişme, renk değişikliği, meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması, memede veya meme başında içeri doğru çekinti, meme şeklinde değişiklik, meme başlarının pozisyonlarında değişiklik ve meme başında akıntı gibi belirtiler derhal doktor kontrolü gerektirmektedir. Hekim muayenesi sonucu yapılacak mamografi ve ultrason sonucunda şüpheli bir kitle tespit edilirse İnce iğne aspirasyon biyopsisi ve normal biyopsi tetkikleriyle kesin tanı konulur. Son yıllarda şüpheli meme kitlelerine MR incelemesi de yapılarak doğru teşhisde önemli ilerlemeler sağlanmaktadır.

MEME KANSERİNİN EVRELERİ VE TEDAVİ SÜRECİ

Meme kanseri kompleks bir hastalıktır. Her hasta birbirinin aynısı değildir. Meme kanserinin içinde bulunduğu duruma, tümörün büyüklüğüne, diğer yakın ve uzak organlara yayılmasına ve vücutta yaptığı etkilere göre evreleme yapılır. Gerçek evrelemenin bilinmesi, doktorun tedavi planını doğru şekilde yapmasını sağlayacaktır.

Erken evre meme kanserinde tedavide meme koruyucu yöntemle lenf bezlerinin alınmasından sonra radyasyon tedavisi uygulanır. Desteklemek için kemoterapi ve/veya hormonoterapi eklenir.

Meme kanseinde Bir diğer uygulama da mastektomi yönetmidir. Bu yöntemde kanserli meme tamamen alınarak koltuk altı lenf bezleri çıkarılır. Çıkarılan bu koltuk altı lenf bezlerinde kanserin yayılım durumuna göre bu tedaviye de kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisi uygulanır.

Büyük tümör kitlelerinde “Neoadjuvant kemoterapi” adı verilen tümörün boyunun küçültülmesi amaçlı kemoterapi uygulanmasının ardından tümörün boyunun küçülmesinden sonra cerrahi ve diğer tedaviler yapılır.

İleri evre meme kanserinde kanser göğüs dışındaki vücut bölümlerine yayılmıştır. Bu evre tedavisinde hastanın yaşam süresini artırmak ve yaşam kalitesini yüksek düzeyde tutmak hedeflenir. Kemoterapi ve hormonoterapi yapılır. Hasta şikayetlerine bağlı olarak cerrahi tedavi de uygulanabilir.

Mastektomi uygulamaları sonrasında alınan memenin yerine, plastik cerrahi teknikler ile yeniden meme rekonstrüksiyonu yapılması ameliyatları söz konusu olabilmektedir.